Digiturk kullanmayın ve kullandırtmayın

Yaklaşık 1.5 seneden beri digiturk kullanıyorum ve bir derdim yoktu. Hatta internetteki digiturk’e saydıranlara da anlam veremiyordum, taaa ki geçen hafta yaşadığımız sorun sonrası teknik servisin arsızlığı ve yüzsüzlüğü üzerine.

Sitedeki digiturk bağlantılarında bir sorun olmuş ve yönetim yaptırmak istemiyor. Neyse bir komşumuz 4-5 kişi biz kendimizinkini yaptıralım dedi ve biz de katıldık. Sonrasında ne mi oldu? Daha önce çalışan sistemler daha da berbat oldu. Hatta üst komşumuzda sorun yok iken onun digiturk’u da bozuldu.

Önce Ankara’daki teknik servisi aradım. Oradaki temsilci durumdan bilgileri olduğunu ve teknik servisin beni arayacağı söyledi ama 4 (yazı ile “dört”) gün geçmesine rağmen arayan olmadı. Sonrasında komşum vasıtası ile daha önce sorunu çözen (ya da daha da bozan) kişiye cepten ulaştığımızda ise ben sizin kat için söz vermedim gibi muhteşem bir cümle kurdu bu arkadaş. Sonra gel para verdik bunu da yap deyince 25 TL daha almam gerekiyor dedi. Onu da verelim “lanet olsun” dememize rağmen de henüz gelen giden yok!

Sonrasında geçen hafta müşteri hizmetlerini arayıp 30 dakika dert anlattıktan sonra 2 gün içerisinde döneceklerini söylemelerine rağmen 3 gündür arayıp soran kimse yok. Oysa sözleşmede 2 gün içerisinde sorunu çözecekleri gibi bir madde olduğu söyleniyor. Ama gerçekte böyle bir durum yok.

Sonrası da Twitter’dan destek hattına birazcık saydırınca telefonumu aldılar size geri döneceğiz diye ama ondan da ses çıkmadı. Sanırım tüm bunlar bir gaz alma operasyonuydu 🙂

Aynı teknik servis ilk digiturk’ü kurdurmak istediğimde yarın gelir misiniz dediğimde sabahtan gelmişlerdi ama iş bozulan sistemi tamire gelince 10 gündür ortalarda yoklar. Ayrıca daha önce çalışan sistemi bozmaları gibi durumlar da var ki böyle bir ihtimali düşünmek gerçekten insanın midesini bulandırıyor. Komşumun verdiği örnek üzerinden gidersek birisi sizin cep telefonunuzu alıyor ve oynarken bozuyor. Sonra diyor ki ben bunu yaparım ama para vereceksin. digiturk’un durumu da aynen bu oluyor.

Fatura ödemesini bir gün geç yapsanız kapatırlar ama kendileri çalışan sistemin düzeltilmesi olunca ortada yoklar. Ülkenin bu kötü günlerinde bu saçma konuları konuşmak bile gereksiz ve saçma ama insanın emek vererek kazandığı paraları böyle kurumlara yedirmek de istememesi de normal karşılanmalıdır diye düşünüyorum.

Eyyy digiturk, bu yazı belki bir farenin dağa küsmesi olarak algılanabilir ama en azından internette böyle bir yazının varlığı ile bir kişiyi bile sizin elinizden kurtarmak benim için önemli bir kazançtır. Bu anlayışınızla iş hayatınızda size başarılar diliyorum 🙂

Güle güle digiturk, hoşgeldin uydu kanalları diyelim…

Uzun zaman sonra yazısı ve Rapsodi Mobilya…

Uzun zamandır yine blog’umu boş bıraktım, biliyorum. Bazı bazı yazmak istiyordum ama vakit bulup da yazamadım. Geçtiğimiz süreçte yine Ar-Ge çalışmalarına devam ettik, yeni teknolojilerin peşine düştük, yeni cihazlar aldık 🙂

İlerleyen günlerde fırsat bulursam yaptığımız Ar-Ge’lerden de bahsetmek istiyorum. Ama şu ara gerçekten canımı sıkan ülkemizdeki insanların yaptığı işe hakkını vermemesi ve bu nedenle benim gibi insanların canının sıkılması ve vakit kaybetmesinden bahsedeceğim.

Geçtiğimiz yıl evimizi taşıdık ve yeni eşya almaya başladık. Tabi bu süreçte birçok yerden alışveriş yaptık. Her zaman olduğu gibi satıcılar satarken herşey tozpembe iken satış sonrası rezillikler diz boyu oldu. Örneğin Rapsodi Mobilya denen bir yerden köşe koltuk aldık. Koltuğu balkona (kapalı cam balkon) almıştık ve balkon kapısının dar olduğundan da satıcıya bahsettiğimde sorun olmadığını söylediler. Sonrasında 4 kişi koltuğu balkona sokamadılar ve sokmaya çalışırken bazı yerlerini yırttılar. Bu arada bu süreç 2 saat sürdü. Sonrasında bu koltuğu balkonda kullanamayınca tekrar aradık ve parası karşılığı söküp içerideki bir odaya almak istediğimizi söyledik ama destek veremeyeceklerini söylediler, üstelik parası karşılığı. Sonra geri döneceklerini söylediler ama her Türk satıcı gibi geri de dönmediler 🙂

Neyse sonrasında tanıdık bir mobilyacıdan rica ettik ve 2 kişi 20 dakikada koltuğu söküp içeri taşıdılar ki bu mobilyacılar koltuğun mekanizmasını bilmiyorlardı. Ama adamlar işinin uzmanıydı. Neyse bu işin özü kesinlikle Rapsodi Mobilya’dan mobilya almayın. Ama asıl sonuç bu değil tabi ki 🙂

Bu olay sonrasında o kadar çok satıcı “tip” ile benzer o kadar olayla karşılaştım ki artık satıcı milletinden tiksinir oldum. Tabi burada genelleme yapmak istemiyorum ama maalesef insanımız o kadar “satıcı” ruhlu olmuş ki gerçekten işini yapan ve yalan söylemeyen insanlara da artık haksızlık ederek tepkili davranıyorum. İşin özü artık ülkemde bir ürünü alırken içten bir şekilde güvenerek alamıyorum.

Öyle ki teknoloji mağazasına gidiyorsun, neredeyse tüm özelliklerini ezbere bildiğin bir cihazı sana bambaşka anlatıyorlar ve kötülemeye çalışıyorlar. İş hayatında da durum çok farklı olmuyor. Tüm detayını bildiğin bir “framework”ü kullanan kişiler sana sanki başka bir “framework” ile iş yapıyormuş gibi anlatıyorlar ve Açık Kaynak kullandıkları kütüphaneleri kendileri yazmış gibi lanse ediyorlar.

Sanırım çok dağınık yazdım, toparlamaya çalışayım hemen 🙂 İşin özü ülkemizdeki işini doğru yapmayan, yalan söyleyen ve bunlardan para kazanan insanlardan artık hiç mi hiç haz duymuyorum. Bu tarz insanlardaki cahil cesaretine anlam veremediğimi de belirtmeden geçemeyeceğim.

Sanırım artık bu tip insanlarla yaşamaya alışmak gerekiyor. Bu tip kendini uyanık zanneden insanlara sadece iş hayatında, alışveriş yerlerinde değil trafikte bile çok kolay rastlayabiliyoruz.

Neyse karamsar bir tablo çizmek de istemiyorum ama son 1 senedir karşılaştığım olaylardan sonra içimden bunları yazmak geldi. Umarım ilerleyen zamanlarda daha pozitif yazılar yazmak dileğiyle…

İLK KİTABIM : Google Maps JavaScript API Cookbook (İNGİLİZCE)

Gene blog yazıma aynı şekilde başlıyorum sanırım. Uzun zamandır fırsat bulup da bloguma yazamadım ama her zaman olduğu gibi bunun için de geçerli sebeplerim vardı.  🙂 Yaklaşık 7 ayımı alan bir sebep üstelik. Başlıktan da anlaşılacağı üzere ilk kitabımızı Balkan ile birlikte çıkardık. Şu an için sadece ingilizce olarak yayınlanan kitabın belki ilerleyen süreçte Türkçe’sinin de çıkmaması için hiç bir sebep yok ama gene de bunu zaman gösterecek.

Neyse geçtiğimiz sene Packt Yayıncılık benimle kontağa geçerek Google Maps JavaScript API hakkında tarifler üzerine dayalı yani belli konularda kod ve açıklamasını içeren bir kitap yazmamı istediler. Açıkçası süreç gözümü çok korkuttuğu ve yoğun olduğum için Balkan Uraz ile birlikte bu işe girme kararı aldık ve iyi ki beraber uğraşmışız 🙂 Kendisine de buradan tekrar teşekkür etmek isterim.

Neyse Mayıs 2013 gibi başlayan maceramız Aralık 2013 sonunda bitti ve başta Amazon olmak üzere birçok online sitede kitabımız satışa çıktı. Aslında yazarken baya bir yorulmuş olmamıza rağmen kitap elimize ulaştığındaki mutluluk ile tüm yorgunluklar gitmiş oldu.

Kısaca kitaptan bahsedecek olursak 8 başlık altında 50’dan fazla kod örneği ile Google Maps JavaScript API’yi derinlemesine inceledik. Sadece basit bir harita gösterimi ile başlayan konular CBS sunucularından veri göstermeye kadar genişleyen bir kapsamda ilerlemekte. Özellikle son konuda uzun yılların verdiği tecrübemiz ile GeoServer, ArcGIS Server, Fusion Tables ya da CartoDB gibi CBS’nin detaylı konularına girdik.

Artık daha kısa ve sürekli yazmak istediğimden konunun detayına fazla girmeyeceğim. Umarım CBS konusunda uğraşan herkese faydası olacak bir eser ortaya çıkmıştır.

Satın almak isterseniz diyerek linkleri de paylaşayım istedim 🙂

Packt Pub |  Amazon |  Barnes & Noble  |  Safari Books  |  O’Reilly

8825OT_Google-Maps-API-Cookbook2

PS : Kitabın başında da yazdığı üzere “Aç Kalın Budala Kalın” 😉

PS 2 : Ayrıca Ceku’ma da buradan teşekkürler, O’nsuz bu kitap olmazdı.

 

Google Maps Sertifikam geldi…

2009 sonunda aldığım Google Maps Kalifiye Geliştirici (Qualified Developer) sertifikam ile yanında Google’ın hediyeleri t-shirt ve rozet hediyeleri geldi. Daha öncesinde sadece webden yayınlanan sertifikam artık hard-copy olarak da elime geçmiş oldu 🙂

Teşekkürler Google 🙂

veeee Mac App Store yayında…

Uzun zamandır beklenen mobil taraftaki başarıyı Mac ortamına taşıması planlanan Mac App Store artık yayında 🙂

http://www.apple.com/mac/app-store/ adresinde tanıtımı yapılan Mac App Store Mac ortamında bir sistem güncellemesi ile aktif hale geliyor. Mevcutta 1000 ücretli ve ücretsiz uygulama ile devreye girdiği söylenen App Store’da Apple’ın kendi uygulamalarının yanı sıra diğer uygulamalarda görücüye çıkıyor.

Şu an için ben de bu güncellemeyi bekliyorum, sistemi kullanmaya başlayınca deneyimlerimi buradan tekrar paylaşacağım…

Teşekkürler Digiturk, yasaklara yasak eklediğin için…

Uzun zamandır uğraşmak istediğim bir proje için Google App Engine’i kullanmak istiyordum ve sonunda geçen hafta fırsat bulup üzerinde çalışmaya başladım. İlk etapta kendi alan adı olan appspot.com üzerinde çalıştıktan sonra kendi alan adıma taşımaya karar verdim ve 1-2 ayarlamadan sonra oldu diyerek kendi adresimi girdim ve sonuç gelmedi. Sanırım bir yerde yanlış yaptım diyerek uğraşmaya başladım ve 2 gün sonra farkına vardım ki 74.125.95.121 IP’li ghs.l.google.com adresine ulaşılamıyor. Bu adres de benim alan adımı yönlendiren adres olduğu için Google App Engine servislerine ulaşamıyordum.

Biraz araştırmadan sonra farkettim ki Digiturk mahkeme kararı ile bazı IP’lerini kapattırmış. Ama bunu teknik olarak denetleyen her kimse bu IP’lerin Google’a ait olduğunu detaylı araştırmaması sonucu bir nevi ücretsiz hosting çözümü olan Google App Engine Türkiye’den ulaşılamaz olmuş. Uzun zamandır bazı sitelerde aldığım sorunların da nedeni böylelikle belli oldu.

Bu konuyu araştırırken Fizy.com’un MÜYAP tarafından engellenmesi de karşıma çıktı ki bu ülkede başarılı işler yapmak gerçekten imkansız. Siz emek vererek birşey yapmaya çalışıyorsunuz, sonrasında arkasına kanunu alan ve işten hiçbirşey anlamayan kişiler çıkıp sizleri engelliyor. Şimdi hakimlere bir sözüm yok ama sorun Türkiye’de kendini uzman gibi gösteren kişilerde diye düşünüyorum. Çünkü hakimlerimiz uzmanları çağırıp durumu soruyorlar ve onlarda çok bilmiş edalarıyla konuya teşhisi koyuyorlar ve sonra tüm ülkede yasaklar başlıyor.

Şimdi sorarım size Google App Engine üzerinden maç yayını yaptığı iddia edilen site Google App Engine kapatılınca engellendi mi? Tabi ki de hayır. Muhtemelen bu yayını yapan çakallar başka bir hosting üzerinden bu işlerini yapmaya devam edecekler. Peki Digiturk’ün eline ne geçti? Bence kocaman bir sıfır! Peki kendini uzman zanneden, sadece bir “ping” atıp, evet bu IP suçlu diyen kişilerin eline ne geçti? O da büyük bir muamma?

Neyse yeni yılın arifesinde çok sıkıcı şeylerden konuştum ama umarım 2011 herkes için daha güzel olur…

Hepsiburada.com’dan bir daha alışveriş yapmayacağım!!!

Normalde günlüğümde böyle konulara pek yer vermek istemiyorum ama Hepsiburada.com artık bunu haketti diye düşünmekteyim. Geçen hafta, 24.12.2010 tarihinde, bir sipariş verdim ve teslimat süresi kısmında ise 1-3 gün arasında gönderilir, sıkıntı olursa da haber verilir diye yazmaktaydı. Herşey güzel başladı diyebilirim, sonra ürünü hazırlanıyor diye bir mesaj geldi ve sonra beklemeye başladım. Pazartesine kadar ürün bir türlü hazırlanamadı. Sonra ürün paketleme sırasında denildi ve bu e-posta olarak bana gelmedi, bu aşamaları web sitesinden takip ediyordum.

Düne kadar (30.12.2010) paketleme sırasından geçemedi ve ben de sinirlenip müşteri hizmetlerinden bir mesaj gönderdim. Mesajıma 2-3 saat sonra cevap geldi ve ürünün kargoya verildiği söylenildi. Bu noktada aklıma şöyle bir soru geldi : “Acaba ben mesaj yazmasam göndermeyecekler miydi?” Sanırım ben yazmasam nasılsa bu kişi için ürün önemli değil diyerek göndermeyeceklerdi. Bu arada hala kargoyu takip etme sayfasından ürünümle ilgili bilgilere de ulaşamıyorum. Bu konuda da 24 saat içerisinde bilgi verecekleri yazıyordu ama bu da doğru çıkmadı.

3-4 yıl önce Hepsiburada’dan bir telefon almıştım, onda da sorunlar çıkmıştı, sonrasında uzun zamandır kullanmıyordum. Bu kadar büyüdükten sonra düzelmişlerdir diyerek tekrar alışveriş yaptım ve bu da burnumdan geldi. Çünkü hediye olarak sipariş verdiğim bir üründü ve beni çok kötü durumda bıraktı.

Neymiş bundan sonra “www.hepsiburada.com”dan sipariş vermiyormuşuz ve bunu mümkün olan bütün platformlarda paylaşıp insanları bilgilendiriyoruz.

Bu arada bir gün vaktim olursa “Amazon.com” ile olan bir sipariş maceramı yazayım da hizmet neymiş, müşteriye nasıl davranılırmış, müşteri memnuniyeti para kazanmaktan niye daha önemliymiş gibi konuları bizim şirketler okusun ve feyz alsınlar.

Son olarak burada yazdıklarım benim başıma gelenlerdir, başkaları hepsiburada.com’dan memnun olabilirler. Bunlar benim fikirlerim ve herkesin saygı duymasını beklerim…

Google’dan bir telefon daha, Nexus S. Bitmedi Android de yenilendi : 2.3 oldu

Bu senenin başında Google Qualified Developer olmamdan dolayı Google bana bir Nexus One hediye etmişti ve kendisi ile Nokia 5800’dan sonra 7 güzel ayımız geçmişti 🙂 Tabi sonra gelen iPhone 3GS ile pabucu dama atılsa da gönlümüzde yeri ayrıdır 😉 Google Nexus One’dan sonra telefon işine girmeyecek demişlerdi ama dayanamayıp tekrar girmişler gibi duruyor.

Bu arada sadece telefonu değil Android işletim sistemini de yenilediler ve 2.3 (Gingerbread) sürümüne geçtiler. Umarım 2.3’ü Nexus One da kurabiliriz.

Uzun zamandır dedikoduları vardı zaten, hatta 1-2 hafta önce resimleri de çıkmıştı ama bugün resmi olarak Samsung tarafından üretilen Nexus S görücüye çıktı. Google Nexus One’daki hatalarını bu telefonda tekrarlamayıp pazarlamasını kendi yapmıyor. Ayrıca yeni teknolojileri de telefona ekleterek gelecek için hazırlık yapıyor.

Gelelim telefonun bazı göze çarpan teknik özelliklerine : (Tüm özelliklerine sayfasından erişebilirsiniz)

  • Near Field Communication (NFC) – Yakın Alan İletişimi
  • 4.0″ WVGA (480×800) (iPhone 4 ile aynı)
  • Super AMOLED ekran
  • 1GHz Cortex A8 (Hummingbird) işlemci (Multitasking canavarı diyorlar kendisine)
  • 16GB iNAND flash hafıza (hafıza arttırılmıyor, eksi versek mi?)
  • Arka yüz kamerası : 5 megapixels (2560×1920)
  • Ön yüz kamerası : VGA (640×480)

Görüldüğü üzere telefon iPhone ile yarışır vaziyette ama ondan bir farkı “Near Field Communication (NFC)” olarak adlandırılan çip teknolojisi. Bu donanım ile cep telefonlarımız yakında kredi kartı gibi kullanılabilecek, ya da dijital bilet olarak hizmet verebilecek. Google şimdiden bunda gelecek gördü ve donanımsal olarak yeni telefonu Nexus S’e dahil ettirdi. Ayrıca NFC desteği Android 2.3’te de mevcut.

Telefon 16 Aralıkta Best Buy’da satışa sunulacak, tabi şu an için Amerika ve İngilitere’de sunulacak. Sanırım biz gene karaborsadan ancak alabiliriz 🙂

Telefonun tanıtım reklamı :

Apple’dan yenilikler ve MacBook Air 11.6″

5 gün önceki yazımda Apple’in bugün (20 Ekim 2010) bir duyuru yapacağını söylemiş ve dedikodular ışığında neler çıkabileceğini yorumlamıştım. Duyduğumuz dedikoduların neredeyse tamamı doğrulandı diyebiliriz. Sırası ile bugün neleri duyurdular onlara bakalım :

– iLife yazılımı ile ilgili güncellemeler geldi.

– FaceTime artık Mac’te de olacak, yani iPhone üzerinden yapılabilen görüntülü konuşma Mac ortamına da gelmiş oldu.

– Mac OS X (10.7) Lion 2011 yazında çıkacak. Bu sistemde en büyük yenilik Mac için “App Store”un gelmesi olacak. iPhone ve iPad’de büyük başarı sağlayan “App Store”u Mac ortamına da çekerek hem Mac’lerin popüleritesini arttıracak hem de Mac için uygulama geliştirenlerin sayısını arttıracak. Uygulama geliştiriciler gene %70-30 paylaşım oranıyla kazanacaklar. 90 gün içerisinde hayatımıza gireceğini de belirttiler ki şu an kullandığımız 10.6 ile uyumlu olacaktır.

– Günün bomba haberi ise Yeni Nesil MacBook Air’lar oldu. 13.3″ olan büyük versiyonun yanına 11.6″ olan bir de küçük kardeş geldi. Ayrıca artık Air’larda normal harddisklere elvade diyoruz. Normal harddiskler yerine 64 GB’dan başlayan Flash Diskler geliyor. Böylelikle daha hızlı ve taşınabilir bir sistem elde etmiş oluyorlar. Fiyat olarak ise 11.6” ve 64 GB’lık model ABD’de 999$ gibi bir fiyatla giriyor ki artık MacBook Air almak o kadar da pahalı olmayacak.

Tabi Türkiye’de fiyatlar hala anlamsız pahalı ve bu da Apple’in Türkiye’de yayılmasını önlüyor ama umarım yakında düzelir diyoruz.

Bugünlük Apple cephesinden haberler bunlar…

iPad ve iPhone’dan sonra Mac’te de Autocad

Bugün biraz Mac günü gibi oldu ama idare edin artık 🙂

7 aydır Windows ile beraber iPhone uygulaması geliştirmek için Mac de kullanıyorum ve bazı konularda çok başarılı buluyorum. Windows ile karşılaştırmasını belki başka bir yazıda yaparım ama bugünün konusu Autodesk firmasının çıkardığı ürünler.

Geçtiğimiz haftalarda AutoCAD WS ile iPad ve iPhone’a giren çizim programı artık Mac ortamında da Windows’a ihtiyaç duymadan çalışacak. 11 sene önce derslerden hatırladığım AutoCAD artık aynı AutoCAD değil ve o da mobil ortama uyum sağladı diyebiliriz.

Darısı ArcGIS’in başına mı desek 🙂